24 Ekim 2020, 01:31 tarihinde eklendi

BİLMEDİĞİMİZ ENTERESAN PSİKOLOJİK OLAYLAR VE NEDENLERİ

BİLMEDİĞİMİZ ENTERESAN PSİKOLOJİK OLAYLAR VE NEDENLERİ
Kadeh Sayısına Bağlı Hafıza Kaybının Nedeni
Birkaç keyifli kadehle geçen gecenin sabahında, geceye dair anılar konuşulurken, “Aa evet, çok komikti.” deseniz bile aslında konuyu hatırlamıyor olabilirsiniz. Kadeh sayısına bağlı olarak da unutkanlık yani "geçici uzun süreli hafıza kaybı" doğru orantılı artıyor.⁣
 
Konu ile ilgili yapılan araştırmalara baktığımızda, 15–19 yaş aralığındaki alkol kullanımı sonrası "geçici hafıza kaybı" yaşanma oranı neredeyse % 50, yani yarısı alkollü geçen zamana dair hafıza kaybı yaşadığını söylüyor. Fakat, alkol sorunu yaşayan hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada ise hastaların %30'u alkol nedeniyle hiç hafıza kaybı yaşamadıklarını söylüyor. Elbette, hafıza kayıplarının farkına varamayacak "sosyal" bir çevrede alkol alıyor olmaları da ihtimaller dahilinde. İşin inkar boyutunu da göz ardı etmemek gerekiyor.⁣
 
Bu "yaşadıklarını unutma" durumunun tıbbi tanımı ise anterograd amnezi. Yani alkolün etkilediğini bildiğimiz beyin bölgesi olan frontal lobda, yeni anıların yaratılmasının belirli bir süreliğine durması, yeni olayların uzun süreli hafızaya aktarılamaması (bkz. 50 İlk Öpücük). Frontal Lobun "bilinçli düşünmeden" sorumlu bölge olduğunu düşünürsek, komik gibi görülen bu hafıza kayıplarının ve kaydedilemeyen bazı bilgilerin tehlikeli olma ihtimali de ortaya çıkabilir.⁣
 
Kaynak: NIAAA / Scientific American / The Washington Post
 
 
 
Dağınık Bir Ortamda Daha mı Yaratıcı Oluyoruz?
Minnesota Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, dağınık bir odada veya masada çalışmak, daha yaratıcı olmanızı sağlayacak etkenlerden birisi olabilir. Araştırma için gerçekleştirilen deneyde 48 katılımcıya, kendilerine verilen sıradan bir nesne için, normalden farklı bir kullanım alanı geliştirmeleri istendi. Deneklerden bir kısmı dağınık ve düzensiz çalışma ortamlarına yerleştirilirken, diğer kısmına daha derli toplu çalışma ortamları sağlandı. Verilen eşit sürelerin sonucunda yapılan değerlendirmede, dağınık odalarda çalışan deneklerin, düzenli ortamda çalışanlara göre çok daha yaratıcı çözümler keşfedebildikleri gözlemlendi. Elbette tek bir araştırma net bir kanıt sayılamaz ama çalışma ortamlarımızın derli toplu olması gerekliliği sorgulanabilir mi?
 
Kaynak: Psychological Science / American Psychological Association
 
Güzellik Uykusu Diye Bir Şey Var MI?
Yoğun bir günün sonunda uyuyup dinleneceğimiz o tatlı anı bekler dururuz. Bilim insanları, uykunun hem keyifli hem de bizi daha çekici yapan bir aktivite olduğunu söylüyorlar. Manchester Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre yeterli miktarda uyumak, vücut-saat mekanizmamızın gerektiği gibi çalışmasını ve vücudumuzdaki kolajenlerin işlerini doğru yapmalarını sağlıyor.⁣
Yapılan bir başka araştırmada, 25 kişinin iki gece üst üste sağlıklı miktarda ve iki gece üst üste yalnızca 4'er saat uyumalarından sonra, makyajsız olarak fotoğrafları çekildi. Araştırmaya katılan 122 kişilik değerlendirme grubu ise bu fotoğrafları çekicilik, sağlıklılık ve yorgunluk gibi kriterlere göre puanlandı. Yorgunlukta yüksek puan alanlar, çekicilik kriterinde düşük puan alırken aynı kişilerin zinde görünen fotoğrafları daha çok beğenildi. Araştırmacılar, yorgun ve sağlıksız görünen bir insanların diğer insanları uzaklaştıran psikolojik bir etki yarattığını düşünüyorlar. Bu etkinin arkasında ise insanoğlunun evrimsel mirasından bir parça olan "sağlıksız görünenden uzak durma" içgüdüsü olduğu düşünülüyor.⁣
 
⁣Kaynak: BBC / The University of Manchester / Healthline
 
Tembel Olmak Bizim Suçumuz mu?
Gün içinde hareketli olmanın faydalarını, düzenli spor yapmanın vücudumuza etkilerini hepimiz çok iyi biliyoruz ama bunları yapmak zorunda hissetmek bazılarımız için adeta bir işkence oluyor. Bilim insanlarına göre artık kendinizi suçlamayı bırakabilirsiniz çünkü bu tamamen beyninizin suçu. Yapılan bir araştırmaya göre "tembellik", beynimizin yapmaya programlandığı şeylerden birisi, yani bir anlamda yaşamamız için gereklilik olabilir. Hayvanlar dünyası üzerine yapılan araştırmalarda ortaya çıkan "en tembellerin en fazla hayatta kalma şansı olması" bulgusundan yola çıkan araştırmacılar, enerjiyi yalnızca en gerekli şeyler için saklama dürtüsünün, insanlar için de evrimsel hayatta kalma mekanizmasının bir parçası olduğunu düşünüyorlar. Eski çağlarda yaşayan insanların yiyecek bulmak, yırtıcı hayvanlardan kaçmak ve barınak bulmak için gerekli olduğunu düşündüğü enerjiyi saklama dürtüsü, modern insanın tembellik etmesinin altında yatan doğal sebep olabilir.⁣
⁣Kaynak: Proceedings of the Royal Society B. / The Guardian / Neuropsychologia⁣
 
Kedilerin Gün İçindeki Garip Hareketlerinin Sebepleri
Bugün artık medyanın başrol oyuncularından birisi olan Youtube hayatımıza girdiğinde, insanlık nihayet komik kedi videolarını depolayabileceği doğru yeri bulmuş gibi hissetmişti. Çünkü belki de insanlık olarak uzun zamandan beri kedileri seviyoruz ve onların bazı garip davranışları bizi çok eğlendiriyor. Oysa bilim insanı Tony Buffington'ın açıklamalarına göre en saçma ve komik davranışlarının altına bile aslında evrimsel geçmişlerine dair bir hikayeleri var.
.Bir süredir artık bizimle birlikte yaşayan kedilerin büyük büyük ataları, doğada her zaman besin zincirinin ortasında kalan etobur hayvanlardı. Hayatta kalabilmek için hem avlanmak hem de av olmamak için çabalamak zorundaydılar. Bu yüzden, durup dururken yaptıkları zıplamalar, sinmeler, koşmalar, bir noktaya kitlenmeler ve hatta abuk subuk şeylerin içine gizlenmeler gibi davranışlarının altında, atalarının binlerce yıl önce kazandığı içgüdüleri kaybetmemek için prova yapma gerekliliği yatıyor. Bazı kedilerin de hayal güçlerinin kuvvetli olduğunu düşünürseniz, aslında çevresindeki eşyaları ne gibi gördüğü ve o anda neleri hayal ettiği konusunda çok eğlenceli geliyor.
Kaynak: Ohio State University / Nat Geo / BBC Future
 
Gözlerimizin Uzaklara Dalıp Gitmesindeki Başlıca Sebep Nedir?
Ne kadar dikkatli biri olsak da, günümüzün büyük bir kısmında zihnimiz odaklı kalamaz ve dağılır. Gerçeklikten uzakta bir yerlerde kısa gezintiler yapar. Tıpkı bazılarımızın bu yazıyı okurken yaptıkları gibi. Ve bunların küçük bir kısmının farkına varır ve deriz ki: "Dalmışım!"
Günümüzün ortalama %13'ü, uzman nörobilimcilerin ve psikologların "çevrimdışı mod" dedikleri bu durumda geçiyor. Beynimizin bu sırada dünyada neler olup bittiğiyle ilgili herhangi bir fikri olmuyor.
Dalmamızın evrimsel bir nedeninin, hayatta kalma içgüdümüz olan Savaş – Kaç – Don (Fight - Flight - Freeze) üçlemesinin sonuncusu "Donma" olma ihtimali yüksek. Toplantı yaparken bir aslan tarafından kovalanmıyoruz muhtemelen ama günlük stres gibi etkilerin bizi donmaya, yani hayatta kalmaya itmesi olası.
Kaynak: Live Science / Science ABC / Bustle
 
Fareler de Pişmanlık Hissedebiliyor mu?
Karar alma mekanizmaları ve nörolojik bağlantıları üzerinde araştırmalar yapan bilim insanları, fareler ile yaptıkları bir deneyde onların da pişmanlık duygusunu hissettiklerini tespit ettiler.
David Redish ve Adam Steiner tarafından tasarlanan deneyde, farelere belirli bekleme sürelerinin sonunda belirli yemekleri alabildikleri öğretildi. Her sunulan yemeği yemeyen ve beklemeyi tercih etmeye başlayan farelerin, bireysel tercihler geliştirdikleri gözlemlendi. İnsan beyninde, pişmanlık duygusu ile tetiklenen bölgenin orbitofrontal korteks olduğunu daha öncedeki deneylerden bilen bilim insanları, yanlış tercih yaparak yemeği kaçıran farelerde aynı bölgenin aktif olduğunu gözlemlediler.
Canlıların doğal ortamlarında hayatta kalmak ve soylarını devam ettirebilmek için öğrendiklerinin bir kısmının da, yaşadıkları pişmanlıklar sonucunda elde edilen bilgiler olduğunu söyleyebilir miyiz yani?
Kaynak: Nature Neuroscience / NCBI - Pubmed
 
 
Konuşurken İnsanların Gözlerine Bakamamanın Nedenleri.
Konuşurken birinin gözlerinin içine bakmak, özgüveninizi gösterir derler hep ancak bunu gerçekte yapmaya çalıştığımızda hep biraz zorlanırız. Kyoto Üniversitesi'nden bilim insanların yaptığı bir araştırmaya göre aynı anda göz teması kurmaya sağlamak ve iletişimi sürdürmek için sözel süreçleri yürütmek insanlar için oldukça zorlayıcı olabiliyor.
Özel olarak hazırlanan bir teste katılan 26 gönüllü ile yapılan deneyde, katılımcıların bilgisayar tarafından yaratılan animasyon bir yüze bakarken kendilerine sunulan oyunlarına cevap vermeleri istendi. Katılımcılar animasyon yüz ile doğrudan göz teması kurdukları anlarda cevap vermekte zorlanırken ve daha fazla zaman harcarken, animasyon başka bir noktaya bakarken çok daha kolay cevap verebildikleri gözlemlendi.
Kaynak: Cognition / Business Insider

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *