13 Aralık 2020, 21:41 tarihinde eklendi

Tozlu Raflardan Çıkan Memet Baydur'un Oğuz Atay'la İlgili Yazısı

Tozlu Raflardan Çıkan Memet Baydur'un Oğuz Atay'la  İlgili  Yazısı

   Oğuz Atay'ın 43. ölüm yıldönümünde Memet Baydur'un Atayla ilgili yazdığı yazıyı tozlu raflardan çıkarıp sizlerle paylaştık sizlere. Keyifli Okumalar dileriz...

 

► Yetmişli yılların başlarında Güner Sümer “Tutunamayanlar’ı okudun mu?” diye sormuştu bir akşamüstü Ankara’da. Ne yapamayanları ağbi? Tutanamayanlar’ı. Oğuz Atay’m romanı. Muhakkak okumalısın, çok önemli.

 

► Atay aramızdayken yazdığı hiçbir şey üstüne derinlemesine yazılmadı, tartışılmadı. Yıllarca sonra yeni okurunu buldu yine ve bu sefer hep bizimle kalacağa benziyor. Aynı yaşta ölen yazınımızın bu iki ustasını Atay’ı ve Güner Sümer’i sevgiyle anıyorum bugün.

 

Gazetelerde, dergilerde Oğuz Atay’la ilgili yazılar yayımlanıyor, seviniyorum. Bu değerli roman yazarımızın (usta bir hikâye yazarı, iyi bir oyun yazarıdır aynı zamanda), bu güzel insanın unutulmadığını görmek sevindiriyor beni. Oğuz Atay’ın yapıtı dilimizin doruklarından biridir. Karagöz ile Hacivat’ı küçümseyen günümüzün Hacivat’ları beceremediler bu işi diyorum kendi kendime. Oğuz Atay hâlâ gündemde.

Yetmişli yılların başlarında (yetmiş bir ya da yetmiş iki yılı) Güner Sümer,“Tutunamayanlar’ı okudun mu?” diye

sormuştu bir akşamüstü Ankara’da. Ne yapamayanları ağbi? Tutunamayanlar'ı.

 Oğuz Atay’m romanı. Muhakkak okumalısın, çok önemli. Bir ay kadar Tutanamayanlar’ı aradım Ankara kitapçılarında, bulamadım. İki cilt olduğu söyleniyordu. Bu arada çevremdeki herkese soruyorum: Tutunamayanlar diye bir roman varmış, okudunuz mu? Kimse bilmiyor. Sayın Atay’ın yapıtını ya da

şahsını tanıyan kimse yok ortada. Yirmi yaşındayım, okumanın fazlası olmaz ya biraz fazla okuduğum günler. Kitabı bulamadığım için öfkeleniyorum. 

Sonunda bir arkadaşım, o yıllarda âşık olduğum bir kız iki cildini de bulup getirdi, kapıma bırakmış ben evde yokken.

Tutunamayanlar’ı alıp trene bindim, İstanbul’a gidiyorum, Caddebostan’a.

Yetmiş bir ya da yetmiş iki yılında. Okumaya başladım. Yirmi altı yıldır okuyorum bu romanı. Tutunamayanlar’ı çok sevmemin birinci nedeni son derece anlaşılır, açık bir yapıt olmasından kaynaklanıyor. İşte! 

 Önünde sonunda bütün karmaşık görüntüsüne, sarmaşıklarına, zihinsel -dilsel - bilmemnesel bütün şifrelerine rşğmen olağanüstü berrak, olağanüstü sahici, olağanüstü ustaca yazılmış bir eser var karşımda. Aydın bir halk insanı, çimentoyu ve demiri tanıdığı kadar

Frank Sinatra balladlannı, alaturka şarkıları, James Joyce ile Spengler’i, Halil Ziya ile Shakespeare’i de tanıyan ve aynı tutkuyla benimseyen bir insan, bir inşaat mühendisi. İlerici olduğunu iddia ederek halkına yabancılaşan; yabancılaşırken de paçasını ve keçi sakalını kurtaranlara pabuç (ayakkabı) bırakmayan bir güzel insan.İktidarların tümü tarafından sürekli itilip kakılmış “büyük insanlığı” dalkavukluk etmeden severek; mizahı, ironiyi, kara alayı bir hüner olarak değil, doğal bir yazın seçimi olarak satırlarına sindirerek olağanüstü bir roman yazmıştı Oğuz Atay. Türk ve dünya edebiyatını derinlemesine okumuş, özümsemiş bir insanın elinden çıkan bu romanın bizim yüz elli yıllık roman maceramızda rahat oturacağı bir yer yoktur. Yeryüzü kültürüne tümüyle sahip çıkan büyük ve usta bir okurun kaleme aldığı bir ilk yapıttır Tutunamayanlar. Bir okur grubuna, bir toplumsal soruna, bir tek ideolojiye, salt biçimsel bir yazın seçimine sarılmaz Oğuz atay. Hepsiyle dalga geçerken son derece ciddi bir eser koyar ortaya, içtenlikle kucaklar hepsini.

  Atay’ın yapıtını beğenmeyenler biraz da bu nedenlerden ötürü soğukbakarlar onun yazdıklarına. Bir mühendis, bir inşaat mühendisi akademisyen yazmıştır bizim romanımızın en güzel örneklerinden birini.  Okur yazar çevrelerinde ufak bir esinti yarattı Tutunamayanlar o yıllarda. Kimimiz heyecanla, önümüzde yeni bir kapı açılmış gibi okuyorduk bu romanı. Kimileri daha temkinliydi. Sonra... Korkuyu Beklerken ve Tehlikeli Oyunlar’ı yayımladı Oğuz Atay.

 Enfes bir hikâye kitabı ve yine olağanüstü derinlikleri olan, büyük bir roman. Bunların pek sözü edilmedi Atay yaşarken.

O yıllarda konuştuğum çok ünlü ve çok saygın bir yazınerimiz, kendisine Oğuz Atay’ı, çok önemli bulduğumu söylediğimde: “İyi ama çok geveze” demişti. Bu sevip saydığım insana göre KemalTahir de bir vatan hainiydi neredeyse. Bense bu sefer harıl harıl Tehlikeli Oyunlar’ı çalışıyordum. Oğuz Atay bu

romanında Tutunamayanlar’da başladığı işi birçok bakımdan daha ileriye götürüyor, alaturka düşünceyle alafranga düş görmenin bireysel ve toplumsal sonuçlarına bakmamızı sağlıyordu. Atay aramızdayken yazdığı hiçbir şey üstüne derinlemesine yazılmadı, tartışılmadı. Yıllarca sonra yeni okurunu buldu yine ve bu sefer hep bizimle kalacağa benziyor. Bizimle: onu sevenler, sevmeyenler, büyük bir yazar olduğunu söyleyenler, bir Hacivat olduğunu öne sürenler, Türkiye’nin ruhu neyse, onun kopmaz bir parçası olduğunu öne sürenler, hepimiz bir aradayız şimdi.

Geriye ne kalıyor peki? Bir Oğuz Atay kitabı edinip başından sonuna kadar okumak.

  Aynı yaşta ölen yazınımızın bu iki ustasını Atay’ı ve Güner Sümer’i sevgiyle anıyorum bugün.

 

Kaynak: 12 Mart 1998 Pazar Memet Baydur

 

ATAYIN ÖNGÖRÜSÜ - Atay’ın kitaplarında geçenler kendi hayatından izler taşır. Ama öyle bazı izler vardır ki, bunlar sanki daha yaşanmadan, başa gelmeden yerleri hazırlanmış, gerçekleşmeden öngörülmüş ve yazılmış gibidirler.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *